Merkava tanklarından Mossad’a topyekun bozgun! Hamas İsrail’i nasıl gafil avladı?

Hamas ve İsrail arasındaki savaş tüm şiddetiyle devam ederken, tüm dünya İsrail’in ‘geçilmez’ olarak lanse ettiği sınır yapısının Hamas tarafından nasıl delik deşik edildiğini merak ediyor.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın geçtiğimiz cumartesi gününün ilk saatlerinde İsrail içine sızarak gerçekleştirdiği saldırıların ardından Tel Aviv yönetimi resmen savaş ilan etti. Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında sivillerinde olduğu yüzlerce İsrail vatandaşı hayatını kaybederken çok sayıda İsrail vatandaşı da örgüt tarafından esir alınarak Gazze’ye götürüldü.

İsrail’in saldırılara karşılık olarak Gazze’ye yoğun hava bombardımanı başlatması sonucunda da yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Çatışmalar ve yoğun hava bombardımanı tüm şiddetiyle devam ederken, İsrail ordusunun önümüzdeki günlerde Gazze Şeridi’ne kara harekatına başlayacağı iddia ediliyor. İsrail’in ciddi bir istihbarat zafiyeti yaşadığını belirten Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi-Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Uzmanı Doç. Dr. Merve Seren Yeşiltaş gelişmeleri Milliyet.com.tr’ye yorumladı.

‘KİBİR VE YÜKSEK TEKNOLOJİYE GÜVENMENİN KURBANI OLDU’

Hamas’ın eşi benzeri görülmemiş baskınını İsrail’in yüksek teknolojiye aşırı güvenmesinin ve aşırı derece kibirlenmesinin bir sonucu olarak gördüğünü ifade eden Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan, “Gazze Şeridi’nin İsrail ile olan sınırı İsrail’in tanımıyla dünyanın ‘en iyi korunan sınırı’ydı. Sınır hattı boyunca çeşitli güvenlik katmanları, çok sayıda hareket sensörü ve uyarıcı sistemler bulunuyordu. Şu an yaşananlar bunun böyle olmadığını gösteriyor veya bir başka açıdan bakarsak her sınırın delinip geçilebildiğini de söyleyebiliriz” dedi.

“Bu net olarak şu anlama geliyor: Yaratılan güvenli ülke ya da güçlü ülke algısına rağmen hiçbir şey dokunulamaz veya ulaşılamaz değil. Şu anda bunu çok net bir şekilde görüyoruz” diyen Erkan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sınır hattı üzerinde çok sayıda görüntüleme sistemi, olası bir ihlal halinde otomatik sinyal veren sensörler sürüsü vardı. Yani birisi devre dışı kalmış olsa bile bir diğeri muhakkak uyarı vermiştir. Ancak o sinyali ciddiye almadıkları anlaşılıyor. Üstelik gelen bilgilere göre Hamas sadece bir noktadan da girmiyor, en az 5 farklı noktadan giriyor. Yani burada yine sonuç olarak yaşananları ‘Bize bir şey olmaz’ dedirtebilecek kadar büyük bir kibrin yol açtığı insan hatalarına bağlayabiliriz diye düşünüyorum. İsrail istihbaratının zafiyet göstermesi, Hamas’ın İsrail ordusuna ait tümen karargahını ele geçirmesi gibi durumlar İsrail gibi finanse edilen bir ülkeden beklenmeyecek gelişmeler. Bu aslında her ülkenin ibret alması gereken ve kimsenin kendini dokunulmaz olarak görmemesi gerektiği gösteren bir durum.”

‘MERKAVA TANKLARININ VURULMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ’

İsrail Kara Kuvvetleri’nin Gazze’den ciddi bir kara saldırısı beklemediği için elindeki yeni ve ağır sistemlerin önemli bir kısmını Hizbullah’tan gelebilecek olası saldırılara karşı koymak amacıyla Lübnan sınırında tuttuğunu belirten Kozan Selçuk Erkan, “Gazze tarafında ağır bir saldırı beklemedikleri için koruma seviyesi bakımından daha iyi durumda olan ağır zırhlı araçlar daha çok kuzey tarafındaydı, yani Lübnan sınırına yakın noktalardaydı. Tabii bununla birlikte Gazze sınırlarında da yine ağır zırhlı personel taşıyıcılar ve tanklar bulunuyordu ancak bunların bir kısmını Filistinliler ele geçirdiği için İsrail ordusu yedekte tuttuğu M-113 gibi zırhlı personel taşıyıcıları da acil olarak sahaya sürmeye başladı” şeklinde konuştu. Kozan Selçuk Erkan, “Ancak bu noktada sorulması gereken çok daha önemli bir soru olduğunu düşünüyorum” sözleriyle Merkava Mark 4 tanklarının imha edildiğini hatırlattı ve İsrail zırhlı birlikleri hakkında dikkat çekici bir detaya vurgu yaptı.

Çatışmalar sırasında imha olan Merkava Mark 4 tanklarından dünyanın en iyi aktif koruma sistemi olarak tanımlanan Trophy aktif koruma sisteminin takılı olduğunun altını çizen Kozan Selçuk Erkan, şöyle devam etti:

“Servis edilen görüntülerde RPG-29’lar ve hatta dünyanın en eski antitank füzelerinden biri olarak kabul edilen tel güdümlü AT-3 füzeleri ile vurulup imha olduğu görülen Merkava Mark 4 tankları var. Merkava Mark 4’ler en son teknoloji tanklar olarak biliniyordu ancak yayınlanan görüntüler bu konuda oldukça düşündürücü.”

Trophy aktif koruma sistemini İngiltere’nin Challanger 3 Ana Muharebe Tanklarında kullanmak için sözleşme imzaladığını, Alman ordusunun Leopard 2A7A1 bu sistemi entegre ettiğini ve ABD ordusunun da Abrams tanklarına bu sistemi entegre etmeye başladığını dile getiren Erkan, “Sadece bir tank vurulmuş olsaydı belki bir hata yaşanmış olma ihtimalini değerlendirebilirdik. Ancak birden fazla tankın vurulmuş olması ya ciddi bir sistem hatası ya da Trophy’nin o kadar da güvenilir olmadığını anlamına geliyor. Bu konudaki durumun netleşmesi sonrasında Batılı kullanıcılar Trophy’nin üreticisi olan İsrail merkezli Rafael firmasından sistem için bir güncelleme veya düzeltme isteyebilirler” yorumunda bulundu.

‘KARA HAREKATI AĞIR SONUÇLANABİLİR’

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne gerçekleştireceği olası bir kara operasyonunda çok büyük zarar göreceğini düşündüğünü söyleyen Erkan, “Karşılarında uzun yıllardır hazırlanmış ve bilenmiş bir düşmanları var. İsrail 2014 yılında yaptığı gibi bir operasyon yapar mı bundan emin değilim. Ben bu sebeple ciddi bir şehir savaşına girmek yerine havadan, denizden ve karadan bombardıman yapmaya devam edeceğini düşünüyorum. Olası bir kara operasyonunda belki bir ihtimal Mısır ile Gazze Şeridi arasında bir tampon bölge oluşturmayı hedefleyebilirler. Çünkü bunu Batı Şeria ve Ürdün sınırında kendileri adına çok iyi başardılar ve Ürdün ile olan sınırı küçük bir tampon bölgeyle kestiler. Belki Gazze’de de bunu yapmaya çalışırlar. Bunun haricinde Gazze içine çok sayıda asker sokup ciddi bir operasyona girişmelerini beklemiyorum, çünkü Gazze içinde ciddi şekilde hazırlanmış, böyle bir duruma karşı sağlam bir altyapı kurmuş ve bilenmiş bir Filistin var” diyerek sözlerini noktaladı.

‘İKİ TARAF İÇİN DE ÖLÜM KALIM SAVAŞI’

İsrail’in dış, güvenlik ve savunma politikasının her zaman varoluşsal tehdit algısına göre şekillendiğini ifade eden Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi, Savunma, Güvenlik ve İstihbarat Uzmanı Doç. Dr. Merve Seren Yeşiltaş da “Bu anlamda Hamas’ın saldırısı, her iki taraf için var oluş mücadelesi, bir ölüm kalım savaşıdır” dedi.

İsrail istihbaratının bu kadar geniş çaplı bir saldırıya dair önceden haberi olmamasını çok düşük bir ihtimal olarak gördüğünü belirten Doç. Dr. Yeşiltaş, “Bir diğer deyişle doğal bir süreçten ziyade, öngörülen fakat bilinçli şekilde önleyici eylemlere başvurulmadığı kanaatindeyim. Zira bu Tel Aviv’e eşi benzeri görülmemiş bir fırsat verdi” şeklinde konuştu ve düşüncesini İsrail’in saldırılar sonrasında elde ettiği fırsatları sıralayarak temellendirdi. Doç. Dr. Yeşiltaş, bu fırsatları şu şekilde sıraladı:

1- İsrail işgalci statüsünden terörizmle mücadele eden aktöre evrildi.

2- Uluslararası hukukla eylemlerine meşruiyet kazandırdı.

3- Uluslararası toplumun büyük desteğini arkasına aldı. Ayrıca İsrail içinde eleştirilen ve protestolarla karşı karşıya kalan Netenyahu yönetiminin kendisini bir süre iç siyasi çekişmelerden soyutlaması mümkün hale geldi.

4- Eskiden AB gibi ittifaklardan kendisine yöneltilen eleştirileri öteledi.

5 – Diğer ülkelerden askeri ve istihbari destek ve iş birliği talep etti.

6 – Bu zamana kadar zaten her daim icra ettiği ‘orantısız güç’ kullanımını sınırsızca kullanma cesareti kazandı.

7 – Teritoryal (bölgesel) alanını çok hızla genişletme, Hamas ve diğerlerini dar bir alana hapsetme ve sabitleme fırsatı doğdu.

‘HAMAS’IN KABİLİYET ARTIRIMINI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR’

İsrail ordusunun kara operasyonu dahil tüm seçenekleri sonuna kadar kullanacağını düşündüğünü ifade eden Doç. Dr. Yeşiltaş, “Saldırılar bize Hamas’ın kapasite ve kabiliyet açısından önemli bir gelişme kaydettiğini gösteriyor. İddia edildiği gibi Hamas’ın operasyonun arkasında istediği kadar İran, Rusya gibi aktörler olsun, silah ve finansman sağlansın, sonuçta böylesine kapsamlı bir operasyonu icra etmesi kabiliyet artırımını göstermesi açısından önemli” deyip ekledi:

“Burada en büyük tehdit Hamas’ın Filistinleştirilmesi ve İsrail’in orantısız gücü çok uzun süreli yıkıcı etkiler yaratacak şekilde kullanması. Bu durum daha fazla radikalleşmeyi tetikleyecektir. Ayrıca bu saldırının iki devletli çözüm gibi alternatif barış planlarını uzunca bir süre için rafa kaldırdı diyebiliriz. Bu da Müslüman dünyanın Filistin’e yaklaşımını belirleyen unsurlardan biri olacaktır. Bu savaşın yayılma ihtimaline karşı temkinli olunmalı.”